Abhazya Cumhuriyeti Hakkında
Tarih : 19 Ekim 2020
Sayı : 2020-017
Konu : Abhazya Abhazya’dır.
Sayın Mevlut ÇAVUŞOĞLU
T.C. DIŞİŞLER BAKANI
A N K A R A
“Bugün bazıları ‘Abhazya Rusyadır’, bazıları da ‘Abhazya Gürcistan’dır’ diyorlar ama Abhazya Abhazya’dır.”
Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin ve Bakanlığınızın anlaşılmaz bir şekilde Abhazya ile hiç ilgisi olmayan konularda dahi Abhazya Cumhuriyeti hakkında dayanaksız söylemleri son günlerde yine bir artış göstermektedir.
Bölgemizde bir siyasi türbülans yaratmayı amaçlayan reel diplomasiyi ıskalayan dış politika anlayışı, yıllardır hiçbir yeni söylem ve yöntem düşünülmeden devam etmektedir. Ancak öncelikle belirtelim ki bu söylem ve yaklaşımlarınız bölgemizde artık herhangi bir etki yaratmıyor, önemsenmiyor; amaçladığınız türbülans Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kafkas diasporasında gerçekleşiyor, infial doğuruyor.
Bildiğiniz gibi silahlı darbe sonucu Tiflis’te iktidara gelen askeri konsey, Şubat 1992’de “1978 tarihli Gürcistan anayasasının feshedilmesi” ve Abhazya ile devlet-hukuk ilişkileri öğelerinin yer almadığı “1921 tarihli Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti anayasasına geçilmesi” kararı almıştır. Hukuki açıdan Abhazya’nın devlet-hukuk ilişkileri içinde bulunduğu Gürcistan’ın böyle bir karar almasından sonra Abhazya ile düzenlenmiş hiçbir hukuki ilişkisi olmayan yeni bir devlet, Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti kurulmuştur. Dolayısıyla hukuken “Abhazya Cumhuriyeti, topraklarında devlet egemenliğini kendi iradesiyle ve başka hiçbir iktidara bağlı olmaksızın gerçekleştiren egemen bir devlettir.”
Abhazya’nın bağımsızlığı, egemen devletliği o kadar hukukidir ki 1992 yılında Gürcistan Abhazya’ya “Gürcü haydutları, soyguncuları” yakalama gerekçesiyle saldırmıştır.
Tarih boyunca Gürcistan ve Abhazya’nın belirlenmiş kendi toprakları ve sınırları olmuştur. Gürcistan’ın ve bütün eski SSCB’nin sınırlarından bahsederken, bu cumhuriyetlerin BM’ye kabul edilmeleri olgusunu, sınırların ve toprakların uluslararası hukuk tarafından onaylanması anlamına gelen bir argüman olarak değerlendirmek mümkün değildir. Çünkü SSCB dağıldığında ulusal-devlet yapılarının toprakları ve sınırları uluslararası hukuksal değil, idari ve iç politik bir karakter taşıyordu.
SSCB’nin iç politik sınırlarına Birlik’in her ülkesi için farklı bir kabul getiren BM’nin, yöneticileri silahlı bir darbeyle gelen Gürcistan’ı alelacele BM’ye kabul etmesi çifte standardın göstergesidir. Hiçbir hukuki gerekçesi olmadan Kosova’nın bağımsızlığını tanıyanların, bağımsızlığı hukuken tartışmasız Abhazya Cumhuriyetinin egemenliğini yok sayan açıklamalar yapmaları da Abhazya Cumhuriyetinin değil bu sözde kararları alanları adaletsizliği, haksızlığıdır. Ancak canımızın istediği zaman değil, ilkesel olarak her zaman bizim için “Dünya beşten büyüktür.’’ ve bu nedenle BM’nin aldığı kararların nezdimizde ve çoğu ülkenin nezdinde hükmü yoktur.
Askeri yöntemlerle Batı’nın, Kafkasların İsrail’ini kurgulamak adına, Gürcistan’ın olmayan “toprak bütünlüğü’nü yaratamayacağı artık birçok ülke tarafından anlaşılmış, bu ülkeler Abhazya ile dolaylı-dolaysız irtibatlanmışken Türk Dış İşlerinin Gürcü yetkililerden bile daha çok, olmayan “toprak bütünlüğünü” telaffuz etmekteki hevesi tuhaf bir hal almıştır. ABD ve AB hedef ve politikalarını “uluslararası konjonktür” kabul edip diğer ülkeleri ve kendi vatandaşlarını yok saymak tutarlı bir politikaya her zaman engel olacaktır.
Dünya ABD ve AB’den ibaret olmadığı gibi Bakanlığınız Gürcistan vatandaşlarına değil bizlere karşı sorumludur. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Abhazlar olarak başka hiçbir ülkeye tanınmayan imtiyazın Gürcistan’a tanınması ve Abhazlara artık adeta hasmane bir tutum takınılmasına itiraz etmek de hakkımızdır. Gürcistan vatandaşlarının konforlu seyahati için elinden geleni yapan Bakanlığınız diasporamızın seyahat hakkını kullanmasını yıllarca engellemiştir. Seyahat hakkımızın engellenmesi amaçlananın aksine halkımızın çeşitli, zor yollarla Abhazya’ya gidişine engel olmamıştır. Buna rağmen aynı ezber tutum devam etmekte, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olan bizlerin Abhazya’ya doğrudan ulaşımı, defalarca talep etmemize rağmen, görmezden gelinmektedir.
Alakasız konularda Abhazya Cumhuriyeti topraklarına yönelik söylemlerle Bakanlığınızın varabileceği tek nokta Türkiye’deki Abhaz ve Kuzey Kafkas diasporasında infial yaratmaktır. Oraya da başarıyla vardığınıza göre enerjinizi Abhazya Cumhuriyeti’nin ilelebet sürecek bağımsızlığına değil Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek sorunlarına harcayabilirsiniz.
Abhazya Cumhuriyeti yüzünü Türkiye’ye dönmüşken, Türkiye’deki büyük Kafkas diasporası Abhazya ve Türkiye arasında köprü olmayı çok arzulamış ve bunun için çırpınmışken reddettiniz. Yetmedi, son yıllarda rencide etmek için de adeta özel çaba sarf ettiniz. Bütün bu çabanız neticesinde Kafkasya’da Türkiye’ye duyulan ilgiyi, dolayısıyla Türkiye’nin potansiyel kazanımlarını kaybettiniz. Süreç içinde “Uluslararası hukuk yoktur, uluslararası siyaset vardır” sözünün doğruluğunu tecrübe ederek öğrendik. Çok hassas dengelerin gözetilmesi gereken Kafkaslara Bakanlığınızın yaklaşımı ne yazık ki uluslararası siyaset konusunda da şüphe yaratmaktadır.
Abhazlar Abhazya hakkında son sözünü söylemiştir ve Abhazya hakkında söz söyleme yetkisi de sadece Abhazlara aittir.
Abhazya Cumhuriyeti’nin soykırıma uğramış evlatlarını bağrına basan topraklarına, devlet egemenliğine yönelik, işgalcileri teşvik eden söylemleriniz için sizi protesto ediyor; Abhaz diasporasına karşı takınılan bu sosyal ve diplomatik nezaketten yoksun, rencide edici açıklamalarınıza artık son vermenizi talep ediyoruz.
Saygılarımızla.
Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi
Adına Başkan
Erdeşan KOBAŞ
İstanbul – TÜRKİYE
Tarih: 19 Ekim 2020 Konu: Abhazya Cumhuriyeti Hakkında
Özet Bilgi.
ÖZETLE ABHAZYA
Bilinen 5000 yıllık tarihe sahip Abhaz halkı, yaklaşık 1500 yıllık devlet geleneğine sahip bir ulustur. Abhaz Krallığı, 8.-19. yüzyıllar arasında hüküm sürmüştür. Abhaz Krallığı, 1864 yılında Çarlık Rusya tarafından kaldırılmıştır.
1917 yılında, Rusya İmparatorluğunun dağılmasından sonra Abhazya bağımsız ve ayrı bir devlet olarak kuruldu ve Abhazya Ulusal Kongresi ilk oturumda Anayasasını kabul etti. Rusya’nın 1917 yılında dağılmasından sonra, eski Rus İmparatorluğundan kalan yerel askeri birimler ve düzenli Alman ordularından oluşan Gürcistan Menşevik ordusu 1918 yılında Abhazya’yı işgal etti. Bu işgal 3 yıl sürdü.
Abhazya’nın başkenti Sohum, 14 Mart 1921 tarihinde işgal güçlerinden kurtarıldı ve 31 Mart 1921’de bağımsız Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edildi. 21 Mayıs 1921’de Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devrim Komitesi, Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıdı.
1925 yılında Anayasasını kabul eden Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, 1931 yılında-kendisi de bir Gürcü olan-Stalin’in baskısı ile statüsü düşürülerek Abhazya Özerk Cumhuriyeti olarak zorla Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine bağlandı. Abhazya’nın o zamanlar kullandığı Latin alfabesi 1938 yılında Abhazların iradesine rağmen Gürcü alfabesi ile değiştirildi, bütün Abhazca okullar kapatıldı ve 1945 yılında Gürcü okullarına dönüştürüldü. Kültür ve tarihin hızla Gürcüleştirilmesi politikası uygulandı, orijinal yer adları ve aile isimleri değiştirildi. Önemli sayıda Abhaz siyasal ve entelektüel seçkini baskıya uğradı ve öldürüldü. Abhazya halkının etnografik-demografik yapısını bozmak amacıyla asimilasyon politikası uygulandı. “Abkhazpereselenstroj” (Abhazya’ya göç edecek olanlar için ev inşa eden bir devlet şirketi) adı altında bir örgüt kurularak Kartvelianların (özellikle Migrellerin) Abhazya’ya kitlesel göçü sağlandı. Bu politikaların bir sonucu olarak, 1886 yılında % 85’ini oluşturdukları ülkede Abhazların nüfusu 1989 yılı itibari ile % 18’e düşürüldü. Sovyetler Birliğinde uyuşmazlık bölgesi olarak nitelenen Abhazya’da periyodik kitlesel gösterilerin yapılmasının nedeni buydu. Gürcistan’ın ve Stalin’in politikalarına karşı mücadele eden Abhazya’da 1957, 1967, 1978 ve 1989 yıllarında kitlesel gösteriler ve grevler yapıldı.
Yeniden yapılanma (perestroyka) döneminde yani henüz Gürcistan SSCB’den ayrılmadan önce kabul edilmiş olan “Birlik Cumhuriyetleri’-nin SSCB’den ayrılması konusunda Nisan 1990 tarihli Kanun” a göre özerk cumhuriyetlere SSCB içinde kalıp kalmayacaklarını ve devlet-hukuk ilişkilerini bağımsız olarak değerlendirerek karar verme hakkı tanındı. Buna bağlı olarak Abhazya nüfusunun çoğunluğu tarafından 17 Mart 1991 tarihinde yapılan referandumda SSCB içinde kalınmasına karar verildi. Abhazya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin referandum sonuçları SSCB referandum merkez komisyonu tarafından resmi olarak onaylandı. Bu referanduma Gürcistan katılmamış, ancak 31 Mart 1991 tarihinde Abhazya’nın katılmadığı referandumda SSCB’den ayrılma yönünde oy kullanmıştır.
Böylece Abhazya ile Gürcistan arasında devlet-hukuk ilişkisi sona ermiş, iki ayrı devlet olmuşlardır: Bağımsızlığını ve SSCB’den ayrıldığını ilan eden Gürcistan ve SSCB’nin öznesi olarak kalmaya devam eden Abhazya.
Abhazya, 21 Aralık 1991 tarihindeki dağılmaya kadar SSCB’nin bir öznesi olmaya devam etti ve bu yetkiye dayanarak Sovyetler Birliği’nin yeniden oluşturulması çalışmalarına katıldı.
BM’ye kabul edildiği ana kadar Gürcistan’ın Abhazya ile hiçbir ilişkisi olmadığı gibi BM tarafından Gürcistan’ın 21 Aralık 1991’de eski Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti sınırlarıyla tanınmasının hiçbir hukuki dayanağı yoktu. Abhazya, o zamanki siyasi gerçekleri göz önüne alarak, silahlı çatışmadan kaçınmak için Gürcistan’a, kopan devlet–hukuk ilişkilerini eşit haklara dayalı temelde yeniden kurmayı teklif etti.
23 Temmuz 1992’de Abhazya Parlamentosu, 1978 Anayasası’nın kaldırılması ve 1925 Anayasası’na geçilmesi kararı aldı. Bu Anayasa’nın II. Bölümüne göre Abhazya, uluslararası hukukun öznesi, egemen bir devlet sayılıyordu.
Gürcistan ise, BM’ye kabul edilişinin 14. gününde, 14 Ağustos 1992 tarihinde Abhazya’ya karşı silahlı bir saldırı başlattı. Böylece Abhazya, 20. yüzyılın sonunda, hiçbir siyasi diyalog girişimi yapılmaksızın, yüzyılın en barbarca savaşlarından birine zorlandı. Bu savaşta Gürcistan ordusu silahsız Abhaz halkına ateş açmış, evleri ve köyleri yakmıştır. Örneğin kadın ve çocukları kuşatma altındaki Tkuarçal şehrinden çıkarmakta olan bir helikopteri düşürerek 3 mürettebat, 85 kadın ve çocuğun yanarak ölümüne neden olmuştur. Benzeri görülmemiş bir kültürel vandalizm uygulayarak 22 Ekim 1992 tarihinde, hiçbir askeri gereklilik olmaksızın ve Abhaz ulusunun tarihsel hafızasını ve ulusal kimliğini yok etmek amacıyla kasten Sohum şehir merkezinde bulunan Abhazya İnsani Araştırmalar Enstitüsü ile Abhazya arşivini yakmışlardır. Abhazlar 30 Eylül 1993’e kadar 13 ay süren bu savaşta nüfusunun % 10’unu kaybetti.
1994 Moskova Anlaşması ile Yukarı Kodor bölgesi silahsızlandırılacak ve sınıra BM barış gücü konuşlandırılacaktı. 1996’da Gürcistan’ın isteğiyle, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu Abhazya’ya ambargo ve abluka uygulanması kararı aldı. Bu karardan üç yıl sonra ağır ambargo ve abluka altında olmasına rağmen Abhazya, oylanan referandum sonucunda, halkının iradesiyle 12 Ekim 1999 tarihinde bağımsızlık kararını verdi.
Bu sırada Gürcistan yapılan anlaşmaları sürekli ihlal etmiş, özellikle ABD desteğiyle iktidara gelen Saakaşvili saldırgan ve gerginliği artırıcı bir tutum ve üslup benimsemişti. Nihayet silahsızlandırılmış olan Yukarı Kodor vadisine kanun kaçaklarını takip etme gerekçesiyle, 1994 Moskova anlaşmasının hilafına 25 Temmuz 2006’da Yukarı Kodor bölgesini işgal etti. BM Güvenlik Konseyi Gürcistan’ı kınayarak derhal bölgeyi boşaltmasını tavsiye etti.
15 Nisan 2007’de New York’da yapılan BM Güvenlik Konseyi kararları gözden geçirme toplantısına, Gürcistan başbakanı katılırken, ABD Abhazya Dışişleri Bakanına vize vermediği için Abhazya tarafının katılmasına engel olundu. Abhazya Gürcistan’ın işgal ettiği Abhaz toprağı Yukarı Kodor bölgesinden çekilmedikçe görüşmeleri askıya aldığını açıkladı.
Rusya Mart 2008’de Abhazya’ya 1996 yılından beri uygulanmakta olan ambargoyu kaldırarak Bağımsız Devletler Topluluğuna da ambargoyu kaldırma çağrısında bulundu. Akabinde Rusya Federasyonu Abhazya’nın bağımsızlığını tanıdı; onu Venezula, Nikaragua, Suriye Arap Cumhuriyeti, Güney Osetya, Transdinyester, Nauru, Tuvalu, Vanuatu, Karabağ Cumhuriyetleri izledi. Bugün Abhazya Cumhuriyeti birçok ülkeyle resmi-gayriresmi ilişki içindedir.
Abhazya Cumhuriyeti, bağımsız yapısını korumak kararlılığıyla, geçen 27 yıldan sonra artık savaş tehditleri ile uğraşmak değil, bölgesindeki barışa katkıda bulunacak her türlü iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmek istemektedir. Zaman Abhazya’nın işgal altında olduğu, Abhaz halkının başka devletlerin çatısı altında yaşamaya zorlandığı yıllarda bir türlü dinmeyen karmaşa ve huzursuzluğu aşmanın tek yolunun barış içinde bağımsızlık olduğunu en acı biçimde göstermiştir.
Şimdi uluslararası topluma düşen ahlaki, hukuki ve mantıki görev; sorunun halkın demokratik katılımı ve iradesi ile barışçı yolla çözülebileceğini gösteren Abhazya Cumhuriyetini tanımak olmalıdır.
Saygılarımızla.
Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi.
İstanbul – TÜRKİYE