Deniz Baykal’a yazı
Tarih : 30 Haziran 2009
Sayı : 2009/073
Sayın
Deniz Baykal
CHP Genel Başkanı
ANKARA
Sayın Başkan,
ANKARA Abhaz Derneğimiz tarafından 30.05.2009 tarihinde düzenlenen KAFKAS Şöleni’nde yapmış olduğunuz, Abhazya’ya, özellikle yoğun olarak yaşanan Türkiye’deki Türk Vatandaşı Abhazlarla ilgili değerlendirmeleriniz için şahsınıza camiamızın yürek sıcaklığı ile dolu gecikmeli teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Zorunlu olarak belirtmeliyim ki, toplantıya katılamayışımın nedeni aynı tarihlerde muhterem eşimin ölümcül hastalığı ile mücadele etmemizden kaynaklanmıştı maalesef o mücadeleyi de takdiri ilahi olarak kaybettim.
Sayın Başkan,
Kafkas şöleninde yaptığınız değerlendirmelerin toplumumuzda geniş bir yankı yarattığını şahsınıza karşı sevgi ve saygı duygusunu daha da geliştirdiğini ve sorunlarımıza ilişkin çözüm yolunda yadsınmaz bir umudun kapısını araladığını açıkça belirtmek isterim.
Doğru bilgiler ışığında Kafkas diasporasının sorunlarına sahip çıkmanız, düşüncelerine ortak olmanız, daha da ilerisi yön gösterici isabetli önerilerde bulunmanız bizim için tarihsel önem taşımakta ve unutulmayacak saygınlıktadır.
Sayın Başkan,
Camiamızı sevince boğan ve umutlandıran sadece, yaptığınız içeriği çok doğru ve dolu değerlendirmeler değil günlük siyaset değerlendirmelerinin dışına çıkarak bir karşılaştırma yapıldığında CHP’nin herhangi bir siyasi parti olmadığını yüreğimize sindirerek anlamaktayız.
CHP işgal altındaki Anadolu’da bağımsızlık savaşını örgütleyen o savaşı kazanan ve sonuç olarak içinden bağımsız, özgür ve demokratik bir cumhuriyeti çıkaran siyasi hareketin adıdır.
Bu yönüyle bakıldığında, bugüne kadar olduğu gibi tüm siyasal partilerin çekirdeği sayılan CHP’den bugüne kadar etkilenmemiş hiçbir kurum ve kişi yoktur. Değerlendirmelerinizden inşallah ilgili sair kurum ve kuruluşların da nasip almasını dileriz.
Sayın Başkan,
Konuşmanızda altını çizdiğimiz önemli bölümler bulunmakta
Kısaca hatırlatırsak,
“ Sistematik imha politikaları yaşamış ve sürgüne maruz bırakılmış toplumlara gösterilecek en büyük saygı, yaşadıkları ızdırabı unutmamak ve unutturmamaktır.” diyorsunuz.
ve yine,
“ Kafkasya’da kendi öz yurdunuzda bıraktığınız insanların yaşamlarına sahip çıkmak, onlarla ilgilenmek, onların sorunlarının çözülmesine katkıda bulunmak, en doğal insani hakkınızdır.”
değerlendirmesi yapıyorsunuz.
En isabetli tanım diyeceğimiz bu saptamalar aslında sorunlarımızın öznesini oluşturmakta.
Bu noktadan hareketle ve izninizle şahsınıza bir bilgilendirme yapmak isterim.
Sayın Başkan,
Başkanlığını yürüttüğüm KAFKAS- ABHAZYA DAYANIŞMA KOMİTESİ Gürcistan’ın Abhazya’ya saldırısı (14 Ağustos 1992 ) akabinde Türkiye’de yaşayan Kafkas Diasporası tarafından 23 Ağustos 1992 tarihinde toplum katmanlarınca kurulmuş ve Abhazya yönetimi tarafından da yetkilendirilmiştir.
Komitemiz kurulduğu günden itibaren Abhaz-Gürcü sorunun da barışçı bir çözüme ulaşılması için dikkatli bir çaba ve gayret sarf etmiş devletimizin ilgili kademeleri ile diyalog içerisinde olmuştur. Ancak, tüm çaba ve görüşmelerimize rağmen devletimizin ilgili birimlerinden hak edilen karşılığı görebilmiş değildir.
Muhataplarımızın katı ve taraflı tutumu camiamız için kırgınlık vesilesi olmuştur. Devletimizin tüm birimlerinde önemli görevler üstlenmiş bir toplum olarak Abhazya ile Türk vatandaşı Abhaz kökenli insanlarımızın neden böylesine aymazlıkla karşı karşıya bırakıldıklarını anlamak mümkün değil. Abhazya’nın tarihsel geçmişi ile bugününe bihakkın vakıf birisi olarak deyim yerinde ise devletime olan sevgi ve saygımda da kendimi sorgulama noktasındayım. Bu husus toplumumuzun çok büyük bir kesimi içinde söz konusu.
Oysa devletimizin, tüm dünyanın müdahil olmaya çalıştığı bu soruna sınır komşusu olması bölgesel çıkar barındırdığı nüfus ve tarihsel ilişkiler açısından vereceği mesajlar çok büyük önem arzetmektedir.
İnanıyoruz ki yeni yaklaşımınız ilgilileri harekete geçirecek ve adil bir çözüme çok değerli katkılarda bulunacaktır.
Zira, konuşmanızdan kısa bir süre sonra 23.06.2009 tarihinde, Genel Başkan yardımcınız sayın Onur Öymen’in Bolu- Düzce ve Adapazarı’nda değişik yerleşim birimlerinde toplumumuzla bir araya gelmesi görüş alışverişinde bulunması meselemize yönelik samimiyetinizin ve kurumsal ciddiyetinizin ve takipçiliğinizin en güzel kanıtıdır.
Sayın Başkan,
Konuşmanızda toplumumuza yönelik değerlendirmelerinize değinmeden edemeyeceğim.
Diyorsunuz ki
“ Siz Kafkas halkları dar gününde Anadolu’nun imdadına yetiştiniz. Güçlükleri Anadolu’yla paylaştınız. Milli mücadelemizin en temel unsurları oldunuz. Anadolu da bağımsız yaşama mücadelemizin zafere ulaşmasında en büyük katkıyı yapanların arasında yer aldınız.”
Bu konudaki bu vurgulamanız bize gurur verdi.
“Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Sivas Kongresi’nde, delegelere, bağımsızlık savaşında yer alan komutanlara ve Büyük Önder Atatürk’ün de yer aldığı meclisin ilk kabine dönemlerine bakıldığında her şey kendini gösteriyor tüm samimiyetimle söylemek isterim ki, milyonlardan oluşan camiamızdan her birey, baba, dede ve büyük dedeleri tarafından “ vatan kaybetmenin “ ne demek olduğu bilinciyle hayata hazırlanmıştır.
Eskilerimiz, iplik iğnenin yolunu izler. der.
Bu Abhaz Atasözünün anlattığı gibi Tanrı Anavatan Türkiye ile Atavatan Abhazya’yı tüm kötülüklerden korusun.
Sayın Başkan,
Ankara Abhaz Derneği şöleninde yaptığınız konuşmanızdaki acı ve problemlerimizi büyük bir içtenlikle dile getirmeniz nedeniyle insani duyarlılığınıza, tarihe olan objektif bakış açınızla aydın kişiliğinize çözüme ilişkin devlet adamı sorumluluğunuza, camia adına bir kez daha teşekkür ederken müteveffa eşim’le ilgili taziye telgrafınıza da ayrıca teşekkür eder sağlık ve esenlikler dilerim.
Saygılarımla
Kafkas Abhazya Dayanışma Komitesi
Adına Başkan
İrfan Argun