Published On: Çar, Mar 17th, 2010

“ARZINBA ve İZİ” Yurdaer Erşan-Marşan

Share This
Tags

yurdaerersan

ARZINBA ve İZİ

Dünden bugüne akan nehrin, bir zerresi olsak da,
Bugün varız, yarın yokuz, böyle söyler dedelerimiz
Ama kimimiz, hem var hem yok gibi,yok oluruz bir anda,
Bakiyemiz ise, izimizdir sadece, bu nehrin yatağında .

ardzinba2

4 Mart 2010 günü, halkına özlemini duydukları özgürlük yolunu açan, Kafkasların çağdaş öncüsü, V.G.Ardzınba, onu teslim alan zamansız ölüme yenik düştü. Ne ilginç raslantıdır ki, doksan dokuz yıl önce, aynı günde Abhazya, özgürlük ve bağımsızlık umutlarıyla, Sovyetler dünyasına katılan diğer ülkeler gibi, Abhazya Sovyet Cumhuriyetini ilan etmişti.

1921 den beri, 4 Mart günleri, tüm Abhazya halkının, bu dünyada gerçek anlamda özgür, çağdaş bir insan gibi yaşamanın en temel hakları olduğunu hatırladıkları gündür. Nestor Lacoba ile aynı misyonu yüklenen ve benzeri bir kaderi paylaşan, V.G.Arzınba da, bir özgürlük savaşçısı ve öncüsü olarak, bayrağı Kafkas dağlarının doruğuna diken insanlardan biriydi.

Sıradan bir insan ve sıradan bir politikacı değildi, Ardzınba. Abhazyanın çevresinde yer alan Gürcistan için, Rusya için, hatta Türkiye için “sakıncalı” bir insan, sakıncalı bir siyasetçi olabilirdi. Ama O, bir Abhaz olarak, geleneği, kültürü, seçtiği öğrenim branşı ve birikimiyle farklı bir insandı. S.S.C.B. de yetişmiş, ilk sıradaki üç Hititolog’dan biriydi O.

Prof.Dr.V.Grigoryeviç Ardzınba’ nın Doktora tezi,”Antik Anadolu’nun ritüelleri ve mitleri” üzerineydi. Ama o, yaşadığı koşulların dayatmasıyla, kariyer adamı değil, siyaset adamı olmayı tercih etti.

O bir dağlıydı, insanca yaşamanın her zaman, en kısa ve aynı zamanda en gerçekçi yürünebilir yolunu, seçebilecek yetenek ve donanıma sahipti. Atalarından getirdiği bu tutarlı tavırla, öngörüleri ve yaptığı siyasetle, çevresindeki güçleri tedirgin etti.

Ardzınba, “sakıncalı” bir lider görünse bile, küçücük toplumuna hayat verecek olan ittifakların zeminini oluşturup, gerçekleşmesinin yolunu açabilmişti. Ardzınba, kendisine karşı olana, ötekine, başkasına, insan gibi yaşama hakkı tanımayanlar ve aynı kafadaki güçler için bir “ayrılıkçı” idi.

Ardzınba ve onu izleyen Abhazya, mirasçısı oldukları ve savundukları insani değerlerle, iki ayağının üzerinde duran, kendi kaderini belirleme hakkını kullanabilen, herkesin bu hakkına saygılı olan, özgür ve demokrat bireylerin ve onlardan oluşan toplumların, ancak çağdaş olabileceğini görmüşlerdi.

Öldürücü müdahelelere, ambargo ve ablukalara rağmen direnen Ardzınba ve Abhazya halkı, gücünü bu çağdaş ve insani değerlere sarılmaktan almıştı. Gürcistan’ın saldırısıyla başlayan savaşın en kritik cephesinde yer alan Eşera’da, kendisinin doğum yerinde, toprağa verilen V.Ardzınba, küçük halkların, dünyanın bu nadide çiçeklerinin, varlıklarını ancak, uluslarüstü bir zeminde koruyup sürdürebileceklerinin farkındaydı.

Ardzınba’nın liderliğindeki Abhazyanın savaşı, soykırımı göze almış, güçlerine güç katmak için milliyetçi şarkılarla insanlarını savaşa koşturanların, savaşı değildi. Ona göre milliyetçi bir savaş, Abhazya halkının sonu olabilirdi. Onu ve halkını, kanlı saldırılara, tüm abluka ve ambargolara rağmen direnmeye yönelten, insan gibi yaşama iradeleriydi.

V. Ardzınba’yı, Gamsahurdia’dan, Şevardnadze’den, Dudayev ve Şamil Basayev’den ve hatta Dağlı Halklar Konfederasyonu Başkanı Şanibov’dan, farklı kılan, küreselleşen sistemin gereklerini ve de insanın, insan gibi yaşama hakkına sarılarak, içinde devindiği sistemin, gerçekten temel belirleyicisi olabileceğini, görebilmiş olmasıydı.

Ayağa kalkıp, yürümeye başladığı günden itibaren büyük bir tarihsel yolculuğa çıkan insanoğlunu, yürüdüğü bu yolda, bölük bölük, dünyanın dört bir yanına dağılarak, dağlara, ovalara yayılarak, farklılaşıp ayrılarak, çatışıp kırılarak, toparlanıp güçlenerek, tıpkı bir nehrin kolları gibi, birbirini bütünleyerek, bugünlere yürürken, İNSAN gibi yaşayacağı bir dünyayı kuruyordu.

Kısaca bana göre, Grigoripa Vladislav Ardzınba, insanların bu tarihsel misyonu unutmamaları için, Evrenin Kafkas halklarına bir armağanıydı.

Bakiyesi ise, bıraktığı bu İZ idi.

17.03.2010

Yurdaer Erşan

Gürcistan İşgal Saldırısı

Videos