Bagapş’ın V. Dünya Abhaz-Abaza Kongresi’ndeki Konuşması
Abhazya Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sn. Sergey Bagapş’ın V. Dünya Abhaz-Abaza Kongresi’ndeki Konuşması
Abhazya Cumhuriyeti halkı adına, atalarınızın tarihi topraklarınızda sizleri içtenlikle selamlıyorum. Anavatanınıza hoş geldiniz!
Tarihimizdeki trajedik olaylardan dolayı Abhaz-Adige halklarının büyük kısmı anavatanlarından zorla koparılarak sürgüne gönderildi. Ülkemiz bu acı dönemlerin ardından sonra zor bir süreç geçirdi, ancak tüm bunlara rağmen halkımız bu zor günleri gerekli dersleri alarak şerefli bir şekilde atlatmasını bildi. Halkımızın temsilcileri nerede olurlarsa olsunlar her zaman kendi Anavatanına sadık kalarak hizmet etmeyi sürdürdüleri gibi, Abhaz-Abaza ve Adige toplumu bulundukları ülkelerede önemli devlet adamları, bilim, edebiyat, kültür spor ve sanat alanında ünü dünyaya yayılan evlatlar ve kahramanlar yetiştirerek kazandırmayı başarabildiler.
Bugün, hepimizin karşısında çözülmesi gereken bir sorun bulunuyor. Geçmişin günümüze taşıdığı tüm problemleri bertaraf ederek halkımızın elde ettiği büyük başarıyı ve ışığı hep birlikte ileriye taşımak. Bugün, halkımızın aydınlık geleceğinin kurulmasının zamanıdır. Bu süreçte en ciddi rolü üstlenmesi gereken kurumda Dünya Abhaz-Abaza Halkları Birliğidir.
Abhazya devletinin temelleri 12 asır öncesine dayanır. VIII. asırda kurulan, Abhaz Krallığı, asırlarca Kafkasya’da son derece önemli askeri siyasi, ekonomik ve kültürel bir rol üstlenerek dönemin önemli imparatorluklarının arasında halkımızı günümüze taşıyan bir rol oynayabilmiştir.
Abhazya devletinin günümüzdeki en önemli problemleri, komşu Gürcüstan devleti ile ilişkilerden ve bu devletin topraklarımıza el koyma çabalarından kaynaklanmaktadır.
1918 den 1921’e kadar Abhazya devleti Menşevik Gürcü askerleri tarafından işgal edildi. Bu Abhazyada acımasız işgalci bir diktatörlüğün hüküm sürdüğü zor bir dönemdir. Bir gürcü siyaset adamı bu zamanlara şu şekilde tanıklık ediyor, “ Menşevik işgali süresince Abhaz halkının hakları sistematik bir şekilde çiğneniyordu ve “demokratik” Gürcü Yönetiminin isteği ise Abhazya’yı bir sömürge objesine çevirerek Abhazya’yı sömürge gibi yönetmek, yeraltı ve yerüstü tüm zenginliklerine el koyarak istedikleri gibi kullanmaktı.”
İşgalci Gürcü yönetimi Abhaz halkını asimilasyona uğratarak ulusal bilincini yok etmek yönünde yoğun çabalar harcadı, Ancak düşmana asla boynu eğmeyen halkımız topraklarını işgal altından kurtararak bağımsızlığına yeniden kavuşmasını bildi.
ayırımcı uygulamalarna ara vermeden devam etmeyi sürdürdü.Bunun asıl amacı abhaz halkını yok etmekti hatta öyleki abhaz halkının toponimiklerini ve hidronimiklerini bile değiştiriyorlardı,Abhaz devletini tarih sahnesinden silmeye çalışıyorlardı. Tüm bunlar reddedilemeyen belgelerin tanıklığı altında bu gün apaçık önümüzde durmaktadır.
Abhazya 1992 yılında da, Gürcüstan ile eşit hakları temel olan uygar bir ilişki kurmak isteğini net bir tavırla ifade etti. Ancak Abhaz tarafının bu çağrısı Gürcüstan’ın yeni bir işgal saldırısı ile karşılık buldu. Tarih adeta Gürcüstan’ın Abhaz halkını, tarihini ve kültürel mirasını yok eden topyekün saldırısına tekrar tanıklık ediyordu.
Abhazya Cumhuriyeti Baş savcılığınca toparlanan belgeler 1992–1993 yılları arasındaki savaşta Gürcü yöneticilerin Abhaz halkına yönelik katliamları ile işledikleri ağır suçları ispatlamakta, Gürcü politikalarının asıl amacının mono etnik bir devlet kurmak olduğunu tereddütsüz kanıtlamaktadır.
Devasa bir trajedi yaşadık, binlerce evladımızı şehit verdik, delikanlılarımız ve genç kızlarımız kutsal vatanları için canlarını göz kırpmadan ve kahramanca feda ederek topraklarını tekrar düşman elinden kurtardılar!
Kuzey Kafkasya’dan kardeşlerimiz, diasporamız, Rusya’nın her yerinden gelen gönüllüler Abhaz halkına eşsiz bir destek vererek devletimizin düşmanın işgalinden kurtarmasında etkin bir rol oynadılar!
Gürcü-Abhaz sorununa uluslar arası çözüm arayışlarına uygarca yaklaşan Abhazya, Gürcüstan’ın sistematik bir şekide görüşme sürecini provoke eden tutumuyla karşı karşıya kalmaktadır.
Gürcüstan devamlı surette bir kışkırtma politikası gütmekte, Gal bölgesinde yaşayan halk, devamlı olarak yasadışı gürcü askeri gruplarınca uygulanan terör faaliyetleri ile karşı karşıya kalmaktadır.
Gürcüstan’ın barış sürecini baltalama isteği, Kudrı vadisine silahlı askerlerini konuşlandırmasıyla ne yazık ki amacına ulaştı. Bu nedenle barış süreci büyük bir krizle karşı karşıya bulunuyor.
Anlaşmazlığın çözümü için yeni önerilerin ortaya konmasının gereği apaçık ortadadır. Ancak bunun için öncelikle Gürcüstan’ın BM’nin aldığı kararlara eksiksiz uyması gerekmektedir. Yani Kudrı Vadisinin üst tarafı ikili anlaşmalara uygun olarak askerden arındırılmış bölge haline getirilmelidir.
Ayrıca en kısa sürede uluslar arası garantörlerin katılımıyla Abhazya ve Gürcistan’ın birbirilerine tehdit ve şiddet uygulamayı reddedeceğine dair bir barış anlaşması imzalanması gerekmektedir.
Uluslar arası camia, özellikle BM Güvenlik Konseyi ve bu konuda etkin bir rol üstlenmeli, Rusya Federasyonu ile birlikte Abhazya ve Gürcistan arasında yeni bir çatışma çıkmayacağı yönünde güvence verebilmelidir.
BM belgelerinde taraflar arasındaki barış ve huzurun korunması için gerekli koşullar titizlikle ve açık bir şekilde belirtilmeli ve silahlı çatışmaları engellemek için gerekli mekanizmaların işler hale getirilmesi gerekmektedir. Bu vesile ile Abhazya Cumhuriyetinin bağımsızlığının, görüşme konusu olmasının söz konusu olamayacağın net bir şekilde ilan ediyoruz! Uluslar arası camia, er ya da geç 1999 yılında gerçekleşen ve kabul ettiği demokratik bir devlet kurma isteğini ortaya koyan referandum sonuçları mutlaka kabul etmelidir!
Ülkemiz yeterince zor koşullar altında bulunmaktadır. Abhaz diplomasinin de nasıl bir gelişim içinde olduğu hiç kimse için sır değildir.
Dış politikamızın en önemli hedefi öncelikle yakın komşumuz Rusya Federasyonu ile olan geleneksel ilişkilerimizi dahada ileri götürebilmektir.
Ben burada yeri gelmişken Abhazya ve Rusya ilişkilerine özellikle dikkat etmek isterim. Çünkü diasporamıza bu konuda çokca soru sorulduğunu
biliyor ve sizlerin huzurunda dış politikamızın bu yönünü biraz daha açmak isterim.
Abhazyanın yeni yönetimi, ilk Cumhurbaşkanımız, Abhazya kahramanı, kendini vatanına ve ulusuna adayan büyük devlet adamı Vladislav Ardzınba tarafından belirlenen dış politikaya aynen sadık kalarak devam ettirecektir.
Biz bu yolun en doğrusu olduğuna yürekten inanmaktayız çünkü Abhazya’nın köklü çıkarları bu siyasete yön vermiştir, vermektedir.
Abhazya’da barış ve huzurun sağlanılmasında garantör rolünü ağırlıklı olarak Rusya Federasyonu üstlenmekte. Gürcüstan ve Abhazya sınırında Rus baruş gücü askerileri 13 yıldır fedakarca görev yapmaktadır.
Yaşadığınız ve sizlere ikinci vatan olmuş olan ülkelerin Gürcistan ve Rusya’ya ilişkin farklı politikalarının olduğunu da biliyoruz. Ama biz bilmenizi isteriz ki Abhazya’nın da, yani sizin tarihi Anavatanınızın da Abhaz halkının güvenlik ve çıkarlarının dayattığı bir dış politikası vardır ve olmalıdır!
Bizim ilişkilerimiz sadece insani bir karakter taşımıyor. Rusya, Abhazya için çok önemli bir ekonomik ortakdır. Abhazya halkının çoğunluğu Rus pasaportu taşımaktadır. Sadece bu bile iki tarafın sosyal ve güvenlik konularında ortak yükümlülüklerinin olması anlamına gelmektedir.
Bu strateji aynı zamanda Kuzey Kafkasya’daki kardeşlerimizle de ekonomik ve kültürel bağlarımızın gelişmesine olanak sağlamaktadır.
Diasporamız bütün dünyaya dağılmış durumda, ne yazık ki bazıları Abhazya’dan çok uzak yerlere sürüldüler. Ama yanımızda, Kuzey Kafkasya’da bir çağrıyla devletimizi savunmak için ayaklanabilen bizim kan kardeşlerimiz yaşaması bize büyük bir güvence veriyor.
Yakın bir geçmişte halklarımızın arasında iletişim tamamen kopuk durumdaydı. Ama yeni demokratik Rusya bu sınırlamalarını kaldırdı. İşte bu yüzden Dünya Abhaz-Abaza Halkının Kongrelerini hem ülkemizde hem de Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinin başkentinde yapmak mümkün olabildi.
Abhazya kendi küllerinden yeniden doğuyor ve canlanıyor. Halkımız kendi seçim ile yeni yönetimini belirledi demokratik prensiplere dayalı bağımsız bir ülke kuruyoruz. 1999 yılındaki referandumda yönünü bağımsızlık olarak belirleyen halkımız, geçen 6 Aralıkta da on binlerce kişinin katılımıyla başkent Sukhum’da düzenlenen ulusal toplantıda bu kararını bir kez daha perçinledi.
Abhazya’da gerçekleştirilen demokratik reformlar, zaten aktif olan sivil toplum kuruluşlarının, siyasi organizasyonların ve sivil toplumun gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Kamuya açık konuşmalar düzenleyerek ve ülkenin her alanda gelişmesi için tüm konuları halkımızla tartışarak devlet ve toplum arasında güçlü bir bağ oluşturmaya çalışmaktayız.
Abhaz toplumu, demokratik gelişmişlik düzeyini ve olgunluğunu geçen başkanlık seçimlerinde bir kere daha kanıtlamış. Pragmatik çözümlerde bulunarak iç siyaset krizlerine başkalarına örnek teşkil edecek şekilde engel olabilmiştir.
Eğer bir devlet demokrasi ile yönetiliyorsa, toplum ve hükümet Anayasal prensiplere uyarak ve karşılıklı anlayış içerisinde sorunları ele almalı, devletin hayati sorularına bu şekilde çözüm aramalıdır. Demokratik bir devletin temelleri, ancak ülkedeki bütün siyasi tarafların ve toplumsal organizasyonların geliştirdiği işbirliği sonucunda atılabilir.
Problemlerin çözümüne değişik bakış açılarının olması halkı olgunluğunun ve siyasi kültürünün göstergesidir. Özellikle içinde bulunduğumuz bu kritik dönemde, devletimizin uluslar arası camiaya kabul ettirilmesi gibi çok önemli bir aşamada bulunurken bile her türlü ifade özgürlüğü sonuna kadar kullanılmakta, ancak bu ulusal konulardaki bütünlüğümüze asla halel getirmemektedir.
Abhazya kendine has demokratik siyaset sistemini geliştirerek 13 yılı geride bıraktı. Devletimiz serbest pazar ekonomisi, bağımsız yargı, sivil toplum ve insan hakları alanında uluslar arası standartları koruma kararlılığındadır. Bugünkü Abhazya, sağlam ve düzenli gelişim parametreleri olan güçlü devletdir.
Değerli kardeşlerim!
Abhazya devleti güvence altına almanın önemli yollardan biri de ulusal ekonomik gelişimin iyice hızlandırılmasıdır. Bu gelişme süreci devletin nitelikli katılımı olmadan adeta imkânsızdır. Bu nedenle, devlet bu ekonomik sistemin hızını ve verimliliğini artıracak her türlü çalışmayı aksatmadan sürdürecektir.
Cumhuriyetin ekonomisinin yeni yatırımlarla ilerlemesi bundan sonraki ekonomik faaliyetlere de önemli ölçüde yansıyacak.
İlk etapta uygun bir yatırım iklimi oluşabilmesi için yatırımcıların haklarını ve çıkarlarını korumaya yönelik mükemmel bir yasal temel oluşturma gayretlerimiz hızla devam ettirilmektedir.
Abhaz ekonomisini kalkındıracak ve güçlendirecek bir takım projeleri bu gün başarıyla yürütmekteyiz. Abhazya’da ekonominin gelişmesi için gerekli şartları yeniden oluşturuyoruz. Genel yapıyı reforme ederek özelleştirme çalışmalarıda planlıyoruz, ancak özelleştirilen kuruluşların yönetiminde devlet de rol alacak. Bunun ekonomimizin gelişmesinde ana faktörlerden biri olarak yabancı sermayenin ülkemize yönelmesini sağlayacağına da inanıyoruz. Dünya hızlıca değişiyor ve Abhazya bu süreçlerin dışında daha fazla kalamaz. Avrupa’nın ekonomik gelim mekanizmalarıda model olarak alamyı ve hızla gelişmeyi hedefliyoruz.
Abhazya uluslar arası taşımacılık açısından son derece önemli bir potansiyele sahip durumdadır. Bu konu ile ilgili değişik projeler hazırlanıyor. Abhazyanın bu konuda yakın zamanda önemli roller üstlenecek hale gelecek. Bu anlamda Avrupa büyük komşuluk projesine Abhazyanın katılımı çok büyük bir önem arzediyor. Ancak, bu projelerin başarılı olabilmesi için, iktisadi projelerin siyasetlede geliştirmesinin ve desteklenmesinin önemini altını çizerek vurgulamam gerekiyor.
Bunun için öncelikle Gürcistan’ın, bölgesel iktisadi entegrasyonu donduran engelleri derhal ortadan kaldırılmalıdır. Bu engellerin en önemlisi Abhazya’ya uygulanan ambargodur. Bölgesel kalkınma ve AB ile uyum süreçlerinin başarılı geçebilmesi için Abhazyanın rolünü küçümsemek çok büyük bir hata olur.
Abhazya, bölgedeki bütün ülkelerle ekonomik ilişkilerde bulunabilir. Ancak Abhazya’nın tanınmamış olması, bölgesel kalkınma sürecine katılımının önündeki en büyük engel. Bizim acil olarak hem kuzey Kafkasya ülkeleriyle, hem daha uzaktaki komsularımızla ekonomik ilişkilerimizi geliştirmemiz gerekiyor. İste bunu için milli ekonomimize yabancı sermayeyi entegre etmeye çalışıyoruz. Bu arada, uzak komsularımızın ekonomik yatırımlarının bölgede yeterli düzeyde olmadığını da belirtmem gerekir. Bizim yakından ilgilendiğimiz diğer bir konuda, ekonomik alanda diasporamızın istediğimiz derecede aktif olmamasıdır. Biz vatanserverlik hakkında çok güzel konuşuyoruz. Ancak bilmeliyiz ki vatanımızın sadece manevi desteğe değil, maddi desteği de ihtiyacı var! Yurt dışında oturan, ancak maddi durumu olanakları olan yurttaşlarımız, Abhazya’ya nasıl yararlı olabileceklerini ciddice düşünmelildirler.
Biz ayni yerde durmuyoruz.Bu gün için ekonomik gelişimimizde gerekli hızda olmayabilir, ancak öyle zamanlar gelebilir ki, yurt dışındaki yurttaşlarımız katkıda bulunamayacak derecede gecikmiş olabilirler.
Zannediyorum gayet net olan bu durum hakkında daha fazla konuşmama bile gerek yok. Ancak bir kez daha belirtiyorum, Bugünün şartlarında, Abhazyanın güvenliğini ancak güçlü bir ekonomi sağlayabilir.
Sayın delegeler ve misafirler!
Daha öncede belirttiğim gibi, Abhazya’nın gelişmesinin en büyük engeli, Gürcistan’ın uyguladığı ambargodur.
Abhazya’ya ambargo uygulanması kararını alan her ülke. Bu insanlık dışı uygulamanın sivil halk üzerinde yol açtığı olumsuz sonuçlardan birinci derecede sorumlu durumdadır.
Ancak, bu haksız savaşı başlatan Gürcistan’ın işlediği ağır insanlık suçu bu sorumsuzluğun en önemlisidir. Savasın Abhazya’ya getirdiği maddi kayıp 13 milyar ABD dolarıdır. Eğer ambargonun getirdiği zararıda buna eklersek, bu rakamın çok daha artacağını sanırım belitmeye bile gerek bile kalmadı.
İzolasyon, Abhazya’nın küresel süreçlerde yer almasınında önündeki en büyük engeldir. Bu da negatif bir şekilde sadece Abhazya’yi değil, bütün komşularını da olumsuz etkiliyor. Ambargo, Abhazya’ya önemli ölçüde gelir kaybettiriyor. Abhazya halkınn insan hakları ciddi bir şekilde ayaklar altına alınıyor.
Bütün bunlara rağmen, Abhazya devleti yaşamaya devam ediyor. İç kaynaklarımızı en aktif şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Ülkemizin hızlıca kalkınması için daha kullanmadığımız nice kaynaklar var, onları da kullandığımız gün, gelir kaynaklarımızın ciddi bir şekilde yükseldiğini hep birlikte göreceğiz.
Bu bağlamda diasporada yasayan yurttaşlarımızın geri dönmesi bizim için enönemli konudur. Abhazya’da yeni kabul edilen “vatandaşlık yasası” uyarınca Abhazya’da yaşamak isteyen her yurttaşımızı sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu konuyla ilgili daha kapsamlı çalışmalaraı sürdürmemiz gerekiyor.
Tarihin bu haksızlığının telafi edilmesi Abhazya’yı yeni bir gelişme seviyesine getirecek. Abhazya ve Gürcistan arasındaki müzakerelere
katılan diplomatlar, gürcü mültecileri dönüşü problemini önümüze koyarlarken diasporanın geri dönüş hakkınıda göz ardı etmemelidirler.
Değerli yurttaşlarım!
Abhazya cumhuriyeti çok uluslu bir ülkedir. Abhazya vatandaşı, milliyeti ne olursa olsun, cumhuriyetinin tanıdığı bütün haklarına sahiptir.
Ancak aynı şekilde, Abhazya vatandaşlarının görevleri de eşittir ve o görtevlerin en önemlisi de ortak vatan savunmasıdır.
Abhazyalılar çok uluslu toplumda yaşamaktan asla çekinmiyor. Abhazlar, Ruslar, Ermeniler, gürcüler, Rumlar, Ukraynalılar, Türkler, Estonyalılar,
Yahudiler ve diğerleri hep birlikte ve barış içerisinde yaşamaya devam ediyorlar.
Bu yüzden Abhazyada toplumlar arasında çıkartılmaya çalışılan yapay çatışma planları hiç bir zaman sonuç vermiyor. Bizim kurduğumuz altyapı, Abhazya’da yasayan tüm ulusları mutlu edecek seklinde tasarlanmıştır. Abhaz toplumun en öbemli zenginliği çok ulusluluğudur.
Bununla beraber, abhaz tarihinin, ulusal bilincinin ve abhaz kültürün koruması son derece önem verdiğimiz konulardır. En önemlisi ise, abhaz diline verdiğimiz önemdir. Parlamento üyeleri, filolog, hukukçu ve tarihçilerimiz arasında tartışılan abhaz devlet dili yasasına da çok önem veriyoruz. Bu konu üzerinde hassasiyetle duruyoruz çünnkü hem Abhaz dilini korumamız, hem başkalarının haklarını gasp etmememiz gerekiyor.
Ayrıca diasporadan gelen yurtaslarımızında dile öğrenme süreçlerine yardımcı olacak projeleri de geliştirmeliyiz. Diasporada yaşayan gençlerimizin anadil zorluğu yasadığının farkındayız. Aynı sorunu, maalesef, biz de yasıyoruz. Ve bizim koyduğumuz hedeflere, böyle bir durum hiç mi hiç uymuyor.
Belki de artık Abhaz-Abazin dillerine ortak bir çerçeve çıkartmalıyız. Bu, dil bilimcilerin üzerinde dikkatle durması gereken önemli bir konuı olarak önümüzde durmaktadır. Elbeteki bu işe yapacak olan kurum da, Abhazcayı geliştirme vakfıdır. Eminim ki, kongre sırasında, bu tip sorunları aktif bir şekilde tartışacaksınız.
Değerli yurttaşlarım!
Bizler politikalarımızı ambargo, savaş ve yoksulluk tarafından yıkılamayan Abhaz halkının istekleri üzerinde bina ediyoruz. 13 yıllık bağımsız süreç abhaz halkının ruhsal gücünün en güzel göstergesidir.
Bu engelleri aşarak, Abhazya, yetkin bir devlet olabileceğini gösteriyor. Abhazya, demokrasisiyle, insan haklarına saygısıyla, gelişen ekonomisiyle, kendisini uluslar arası camiaya önünde sonunda sevdirecek ve kabul ettirecektir.
Nerede olursanız olun, bizim ortak hedefimiz etrafında kenetlenmemiz gerekiyor. Artık halkımızın asırlık hayalini gerçekleşme zamanı geldi. Bu hayal, Abhazya’yı bir bağımsız ve güçlü bir devlet olarak görmektir!
Abhazya bizim ortak evimizdir, bizler onu hep beraber geliştirip, güçlendirmeliyiz. Bu, atalarımızın yaptıkları ve bizim de yapmamız gereken bir görevdir.
Abhazlar Nerede Yasarlarsa Yaşasınlar,
Anavatanları Birdir Ve Abhazya’dir
Allah Bu Uğurda Hepimizin Yardımcısı Olsun!
(15.12.2006)